Kimi uzmanlara göre gelmiş geçmiş en başarılı ve ikna edici savaş karşıtı film... Modern 2. DS başyapıtları, örneğin -uzak kuzeni- “Letters From Iwo Jima / Iwo Jima'dan Mektuplar”, “Piyanist” veya “Saving Private Ryan / Er Ryan'ı Kurtarmak” bu filmin yanında hafif kalıyor... Onlar savaş filmi; bu ise “gerçeküstücü bir kabus”...
Tamer
Baran
IMDB: 8,0
Rotten Tomatoes: % 100
Manalı Filmler: 10,0
Rotten Tomatoes: % 100
Manalı Filmler: 10,0
Kon
Ichikawa'nın anısına
(20
Kasım 1915 – 13 Şubat 2008)
Uzaktan
bakıldığında dost sanılabilecek iki asker. Biri kırık ayağıyla
tek başına ilerleyemiyor, öteki sürekli aç, arkadaşının
kimbilir nereden bulduğu tütünleri askerlerle yer elması
karşılığı takas edemedikçe karnını doyuramıyor. Ticaret
yapamazsa ikisi için de bir şekilde erzak bulmak zorunda, daha
olmadı “maymun” öldürerek...
Bu
iki asker birbirlerine ölümüne muhtaçlar.
Ve
ikisi de, diğerini öldürmek için fırsat kolluyor; tütünleri
veya tüfeği çalmak için...
2.
Dünya Savaşı'nın son günleri, Filipinler... Japon ordusu
paramparça; kalan bir avuç asker dağınık, bazılarının silahı
yok, üniformaları dökülüyor, birinin bir ölüde daha iyisini
bulup terk ettiği eski botu bir diğeri şükranla karşılıyor...
“Nobi / Ovadaki Alevler” (1959) koca bir ordunun can çekiştiği
günleri veremli er Tamura'nın gözlerinden aktarıyor: Hastalığı
yüzünden diğerleri kadar başarıyla savaşamayacağı için
komutanı istemez onu, hastaneye geri yollar. Oradaki yetkilininse
önceliği yaralılardır; “Yürüyebiliyorsan hasta değilsindir”
diye tersler Tamura'yı... Kahramanımız rüzgarda savrulan bir
yaprak gibi ordusunun hezimetinin acılı köşelerinde dolanır
durur. Yürüdükçe birbirinden dehşetli insanlık hallerine tanık
olur. Örneğin, kırık ayaklı ile yoldaşının maymun eti
olduğunu savundukları yiyeceğin gerçekte ne olduğunu keşfetmek,
o koşullarda yaşarken bile ağır gelir Tamura'ya...
“Nobi”
öncelikle bir karakter çalışması: Terrence
Rafferty'nin belirttiği gibi Tamura, tüm sinema tarihinin belki de
en yalnız karakteri: Kendisine sırt çeviren bir orduya mensup;
dilini, adetlerini, yiyeceklerini bilmediği bir ülkede oradan oraya
sürüklenen, teslim olursa öldürüleceğinden korktuğu için
Amerikalılara, istilacılardan nefret ettikleri için Filipinlilere
de yaklaşamayan bir asker... Bu da tesadüf değil çünkü
Ichikawa: (filmlerinde) “Bir adamın kendi sınırlarını
zorladığı anların ağırbaşlılığını yakalamaya ve kendisini
yenmeyi başaranların yalnızlığını yansıtmaya çalıştığını”
söylemiş. Tamura da kendi sınırlarını “Hastane seni kabul
etmezse el bombanla kendini öldür” emrine karşı çıkarak, her
ne olursa olsun yaşamaya çalışarak zorluyor. Hem başına
gelenler, hem de tanık oldukları çok ağır olmasına rağmen...
İkincisi
“Nobi”, savaşı gerçekte olduğu haliyle perdeye yansıtmakta
çok başarılı... Shohei
Ooka'nın bir asker ve savaş esiri olarak kendi tecrübelerine
yaslanan romanından uyarlanan bu film o kadar ağır insanlık
halleri sergiliyor ki, modern 2. DS başyapıtları, örneğin
“Piyanist”, “Saving
Private Ryan / Er Ryan'ı Kurtarmak”
veya -uzak kuzeni- “Letters
From Iwo Jima / Iwo Jima'dan Mektuplar”, bu filmin yanında hafif
kalıyor... Onlar savaş filmi; bu ise “gerçeküstücü bir
kabus”...
O
kadar ki bazı uzmanlar “Ovadaki Alevler”i gelmiş geçmiş en
başarılı ve ikna edici savaş karşıtı film olarak
selamlıyorlar...
Ichikawa'nın
başarısı burada: maalesef savaş tam bu kadar acı bir şey...
Ve
maalesef bazen hayatta kalmak, ölmekten daha kötü olabiliyor...
Batı
ülkeleri Ichikawa'yı “Biruma
no tategoto / The Burmese Harp”ın (1956) Venedik Film
Festivali'nde ödül kazanmasıyla keşfetmişlerdi. Burma'daki Japon
askerlerinin yaşadıklarına odaklanan film, Yabancı Film dalında
Oskar'a aday gösterilmiş, ama “La Strada / Sonsuz Sokaklar”a
geçilmişti. Yönetmenin 3 yıl sonra bir başka savaş karşıtı
filmle çıkagelmesi sürpriz olmadı (Bugün de en çok bu iki
filmiyle anılıyor).
Bu
iki filmin ardından Ichikawa, kimi otoritelerce, tüm zamanların 5
büyük Japon yönetmeni arasında sayılır hale geldi (Diğerleri:
Akira Kurosawa, Kenji Mizoguchi, Mikio Naruse ve Yasujiro Ozu).
Bazılarıysa onu dönem dramlarından detektiflik öykülerine, aile
komedilerinden aşk hikayelerine çok çeşitli türlerde film
yaptığı için eleştiriyor, hem temaları, hem görselliğiyle
eklektik olduğunu düşünüyorlar. Ama onların bile reddedemediği
bir gerçek var: Ichikawa, Japon sinemasının dünyaya açılmaya
başladığı -kimilerinin “hümanist dönem” diye adlandırdığı-
2. DS sonrası yılların (Kurosawa,
Kinosuke Kinoshita ve Masaki Kobayashi ile birlikte) birkaç büyük
ustasından biri.
Ki
o dönem Japon sinemasının altın çağı idi...
Meraklısına:
Roman
geçen yıl bir kez daha uyarlandı; fakat o film hiç beğenilmedi.
Nobi
/ Fires on the Plain / Ovadaki Alevler
Yönetmen:
Kon
Ichikawa
Senaryo:
Natto Wada (Shohei Ooka'nın romanından)
Yapımcı:
Masaichi
Nagata
Oyuncular:
Eiji Funakoshi (Tamura),
Osamu
Takizawa (Yasuda),
Mickey
Curtis (Nagamatsu),
Mantarô
Ushio (Teğmen)
1959
Japonya
yapımı, 108
dakika
Gösterim
tarihi: -
DVD
firması: -
AçıkGazete, 16 Şubat 2015
ÖtekiSinema, 24 Şubat 2015