Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

22 Aralık 2011 Perşembe

Suç ve Ceza

IMDB: 7.1
All Rovi: 4/5 yıldız
Manalı Filmler: 9.5

Dostoyevski bir yapı ustasıdır; özellikle bu romanı dahiyanedir: Çok sayıda ana ve yardımcı karakterin öyküsü anlatılır, üstelik bunların hepsi (Raskolnikov üzerinden irdelenen) suç, günah, ıslah vb kavramlarla ilişkilidir. Bu temaları da en geniş hacimleriyle ele alır yazar, felsefi açıdan yoğun bir romandır, aslına bakarsanız, ana karakterin suçu, “nasıl yaşamak lazım?” sorusuna verilen bir yanıttır.

Romandan herhangi bir karakteri veya olayı ve hatta zekice kurulmuş düş sahnelerini çıkarmak mümkün değildir. Dahası var: Diyaloglar çok önemlidir, üstelik Dostoyevski kelimelere azami özen gösterir, örneğin romanın belli bir bölümünde kullandığı bir sözcüğü, bambaşka bir kısımdaki bir cümleyle ilişkilendirir. Ayrıca roman simetrik bir yapıdadır ve pek çok kelimenin, ismin çift anlamı vardır. Mesela “prestuplenie” sadece suç değil, günah ve ihlal etme, sınırı geçme anlamlarına da gelir. Ana karakterin adı, “muhalif, aykırı” manasındaki “raskol” sözcüğünden türetilmiştir vs.

Tüm bunlar “Suç ve Ceza”nın perdeye aktarılmasını çok güçleştirir. Öncelikle romanın uzunluğu yüzünden: Bu eserden 90-100 dakikalık bir sinema filmi çıkarmaya çalışmak beyhudedir. Yazarın kullandığı malzeme azaltıldıkça eserin yapısı bozulmakla kalmaz, karakterlerin derinliği, Dostoyevski’nin insancıllığı, din ve ahlakla ilgili meselelere ilişkin düşünceleri, varoluşa dair soruları ve sancıları da azaltılmış olur. O yüzdendir ki başarılı bir “Suç Ve Ceza” uyarlamasına rastlamak çok zordur, usta yönetmenlerin elinden çıksa bile: Öyküyü değiştirerek ABD’ye taşıyan Josef von Sternberg (1935) ve modernize eden Aki Kaurismaki (1983) başarısızlığa daha en baştan mahkumdular. Julian Jarrold’ın romana sadık kalmaya çalışan 2002 tarihli filmi bile, 200 dakika olmasına rağmen o muhteşem yapıyı aktarmakta yetersiz kalmıştır.

Bu filmlerin tek sorunu uzunlukları da değildir: “Suç Ve Ceza” başka bir dil ve coğrafyaya taşınmaya direnir (Romanın dönemin Rusya’sıyla yakın ilişkisini Stefan Zweig, “Üç Büyük Usta” kitabında yer alan Dostoyevski incelemesinde ayrıntılı irdeler). Örneğin Sonya’nın annesi veremli Katerina’nın akıl sağlığını an be an yitirerek ölmesi, başka bir kültürde yaşanması, hatta algılanması çok zor özellikler içerir: Katerina zavallı, yoksul bir kadındır, ama yer yer muhteşem bir sanat eserini yaratır ve oynar gibi davranır… Şiirsel bir sahnedir o, okurken hem yüreğiniz kanar, hem de tuhaf bir görkem duygusuyla dolarsınız… İşte bu karşıt duyguları, hem de belli bir uyum ve denge içinde sinemaya aktarmak neredeyse imkansızdır.

Lev Kulidzhanov, bunu başarmış…

Öncelikle esere olabildiğince sadık kalmış. Seçilen oyuncular ve mekanlar romana uygun, sıradan insanlar yine kaba ve acımasız, eserde ayrıntılı biçimde işlenen yoksulluk filmde de belirgin… Sahneler (çoğu kısaltılmış olsa da) esere alınmış (Romanın son kısmının filme alınmamasının nedeni, Raskolnikov’un İncil’e tutunarak arınmasının o dönemki siyasi iktidara uymaması olsa gerek) ve Dostoyevski evrenine uygun biçimde sinemalaştırılmış.

Çoğu sahnesi 5-8 dakika süren, bol diyaloglu bir filmi bu kadar etkili, bu kadar gerilimli ve dramatik kılmak, her babayiğidin harcı değil, “Suç Ve Ceza”yı izleyince diğer Kulidzhanov filmlerini merak etmekten kendinizi alamıyorsunuz.

Meraklısına:
Dostoyevski’nin ana ilham kaynağı, Fransız şair Pierre François Lacenaire imiş. İki kişiyi öldüren Lacenaire, duruşmada suçunu “sosyal adaletsizliğe karşı bir tür protesto” olarak savunmuş. 1836’da asılan şairin tavrı ve düşünceleri başta Balzac olmak üzere dönemin büyük yazarlarını derinden etkilemiş.

Açık Gazete, 11 Kasım 2011

Prestuplenie i nakazanie / Crime and Punishment / Suç Ve Ceza
Yönetmen: Lev Kulidzhanov
Senaryo: Nikolai Figurovsky, Lev Kulidzhanov (Fyodor Mihailoviç Dostoyevski’nin aynı adlı romanından)
Oyuncular: Georgi Taratorkin (Raskolnikov), Innokenti Smoktunovsky (Porfiry Petrovitch), Tatyana Bedova (Sonya Marmeladova), Viktoriya Fyodorova (Avdotya Romanovna), Yefim Kopelyan (Svidrigailov), Yevgeni Lebedev (Marmeladov)
1970 SSCB yapımı, 240 dakika
DVD firması: Digital Kültür

2 Aralık 2011 Cuma

Fareler Ve İnsanlar

IMDB: 7.8
Rotten Tomatoes: % 100
Manalı Filmler: 9.5

Lewis Milestone'un anısına
(30 Eylül 1895 – 25 Eylül 1980)

“Kimdir, önemi nedir?” sorusunun kısa cevabı şu olabilir: 1910’lardan 60’lara uzanan etkileyici bir kariyere sahip bir yönetmen, ana akım sinemanın ilk büyük ustalarından biri. Uzun kaydırmalarla sahnenin duygusunu ve olay örgüsünü kesintisiz aktarmak gibi bazı anlatım tekniklerini keşfetmekle kalmamış, mükemmel uyguladığı için haleflerini ciddi biçimde etkilemiş bir şahıs.

Milestone yoksulluğu iyi bilirdi: 19 yaşında ABD’ye ayak bastığında cebinde sadece 6 dolar vardı.

Savaşı da iyi bilirdi: Rus ordusuna katılma zorunluluğundan kurtulmak için ülkesinden kaçmış, ama ABD adına savaşmaya mecbur kalmıştı.

Bu ikinci zorunlu yaşama/öğrenme sürecinden ilk başyapıtı “All Quiet On The Western Front / Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” doğdu. Şu nokta özellikle ilginç: Milestone Fransa topraklarında Almanya’ya karşı savaşmıştı, film ise Fransızlarla çarpışan Alman gençlerinin dramıdır. Yönetmenin zamanında “düşman” bilip kurşun sıktığı kişileri böyle bir sevgi ve duyarlılıkla işleyebilmesi şaşırtıcı ve takdire şayandır… Film hala önemli bir eser olarak görülür, romanın yazarı Erich Maria Remarque’a da yakışan bir iştir: Güçlü, namuslu, insancıl ve kesinlikle savaş karşıtı...

Aynı sıfatlar bir farkla ikinci Milestone başyapıtı için de geçerli: “Fareler Ve İnsanlar”daki savaş cephede değildir, yaşama kavgasının etkileyici bir belgesidir film.

Milestone yolu Holivud’a düşene kadar bulduğu her işte, hatta –filmin ana karakterleri gibi- gezici işçi olarak bile çalışmıştı, o acı tecrübelerin izleri filme damgasını vurdu, aslına sadık bir uyarlama çıktı ortaya. Diyalogların argodan arındırılması dönemin şartlarının bir gereğiydi, bunun dışında filmde aslına aykırı bir şey yoktur. Daha da önemlisi film, yazarın çok önemsediği için farklı eserlerinde de işlediği temaları aynı ciddiyetle ve ustalıkla ele alır: Yalnızlık, dostluğun önemi, daha iyi bir hayata duyulan özlem, hayaller ve tüm umutları ezip geçen toplumsal şartlar… Steinbeck’i bir yazar olarak en çok ilgilendiren mesele insanı anlamaktır, daha iyi bir dünyanın insanların birbirini tanımasıyla mümkün olabileceğini çünkü tanımanın kabullenmeyi, hatta sevmeyi getirdiğini söyler. Örneğin 1992 tarihli uyarlamaya kıyasla Milestone’un filmi, tüm ana karakterlerin iç dünyasına mümkün olduğunca girer.

Milestone’un “uyarlama bilinci” çok üst seviyede, bu proje için en doğrusunun romanın ayak izinden ayrılmamak olduğunu iyi kavramış, bu tavrı filmin her anına ve öğesine yaymış. Oyunculuklar, reji ve mizansen vb her şey Steinbeck’in yaklaşımını (örneğin hümanizmini) perdede canlandırmak hedefine uygun olarak düzenlenmiş. Yönetmenin ustalığı sayesinde film, romanla aynı seviyede olabilmiş. Özellikle Candy’nin yaşlı köpeğinin vurulduğu sahne gibi bölümler çok etkileyici. Bugünden bakınca sadece Curley’nin karısının öldüğü sahne zayıf görünüyor, onun dışındaki her şey çok kuvvetli, insanın ruhunda iz bırakıyor.

Lennie ile George’un unutulmaz hikayesini bilenler bu filme zaten kayıtsız kalmayacaklardır. Bilmeyenlerinse zaten büyük bir eksiği var.

Ödülleri:
En İyi Film dahil dört dalda Oskar adaylığı.

Meraklısına:
Gary Sinise’ın yönettiği (1992 tarihli) uyarlama da hiç fena değil, siyah beyaz filmlerden hoşlanmayanlar onu tercih edebilir, fakat bilmeliler ki bu versiyon çok daha iyi.

Açık Gazete, 23 Eylül 2011

Of Mice and Men / Fareler Ve İnsanlar
Yönetmen: Lewis Milestone
Senaryo: Eugene Solow (John Steinbeck’in romanından)
Yapımcılar: Lewis Milestone, Frank Ross
Oyuncular: Burgess Meredith (George), Betty Field (Mae), Lon Chaney Jr. (Lennie), Charles Bickford (Slim), Roman Bohnen (Candy), Bob Steele (Curley), Leigh Whipper (Crooks)
1939 ABD yapımı, 111 dakika
DVD firması: As Sanat