Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

18 Mart 2014 Salı

Dikkat, Şehvet

Hikayenin en trajik tarafı da bu: Gençlerin binbir emek ve harcamayla yürüttükleri komplonun acemiliği, imkansızlığı… Fakat damarlarındaki kanın deli akışı yüzünden gerçeği göremiyor, uğraşmaya devam ediyorlar.  

IMDB: 7,6
Rotten Tomatoes: % 72
Manalı Filmler: 9,5

Tamer Baran


Savaşın en korkunç tarafı kanımca şudur: Sadece cephede yaşanmaz, ordu mensubu olmayanların da evine, hatta uykusuna sızar, sinmekle de kalmaz, ağırlığını koyar, herkesin yüreğini çöle çevirir.
 

Bu filmin benzerlerinden üstünlüğü de bu: Siperlerin dışındaki çarpışmaların, cephede yaşananlardan daha acımasız ve ölümcül olabileceğini gösteriyor.
 

1938 yılında, Japon işgali altındaki Hong Kong’da başlayan film, bir grup üniversiteli tiyatrocuya odaklanıyor. İşgal hükümetinde önemli bir mevkide bulunan Yee’yi öldürmek için onunla yakınlaşıyorlar; aralarından bir genç kız Yee’nin eşiyle ahbap, derken adamın metresi oluyor. Evli bir kadınmış gibi davranan Wong aslında yetenekli bir oyuncu ama bu kez üstlendiği rol boyunu çok aşıyor...
 

Hikayenin en trajik tarafı da bu: Gençlerin binbir emek ve harcamayla yürüttükleri komplonun acemiliği, imkansızlığı… Fakat damarlarındaki kanın deli akışı yüzünden gerçeği göremiyor, uğraşmaya devam ediyorlar. Daha da ilginci Direniş liderleri grubun farkına varıyor ve onlarla ilişkiye geçiyorlar. İki ayrı kadın ajanın başaramadığını Wong’un becermesi bekleniyor.
 

Zor bir iş, bıçak sırtı…
 

Elinden geleni yapıyor Wong. Fazlasını bile yapıyor. Yee ile ilk kez birlikte olduğunda foyası meydana çıkmasın diye grup arkadaşlarından biriyle sevişiyor örneğin, ondan ders alıyor.
 

O sevişme sahnesi filmin kırılma anı, yaşananların, ana karakterlerin hepsini mahvedecek bir girdaba dönüşeceğini o an seziyor seyirci.
 

O sahne, filmin en keskin virajı; o ana kadar eser, idealist, vatansever gençlerin ülkeleri uğruna nasıl savaştıklarını anlatan bir siyasi gerilim iken, yavaş yavaş bir tutku hikayesine dönüşüyor, trajedinin kapısını çalacağını adeta haykırarak.
 

Bu iki yan yana durmaz film türünü birleştirense çoğu izleyicinin gözlerinin faltaşı gibi açılmasına neden olabilecek açıklık ve yoğunluktaki sevişme sahneleri… Nefret ettiği adamla, onunla birlikte olmaya bayılıyormuş gibi davranarak sevişiyor Wong, Yee’yi elinde tutmaya, bir güvenlik boşluğu yakalamaya, arkadaşlarına silaha davranmaları için bir fırsat yaratmaya çalışıyor.
 

Bir yandan da Yee ve Wong birbirlerine bağlanıyorlar.
 

Her yakınlaşma anında daha da tükeniyor Wong, giderek o gerilime dayanamaz hale geliyor…
 

Hikayenin özeti, projenin ortalama bir yönetmen için kabusa dönüşebilecek denli zor olduğunu gösteriyor. Üstelik filmi seyredenlerin önemli bir bölümü, ne olayların geçtiği dönemi biliyor, ne de Çin ve Japon tarihini ve iki kültür arasındaki farkı. Haliyle filmin tüm dünyada rahatlıkla anlaşılabilecek seviyede yapılması gerekiyor. Bunlar yönetmenin işini birkaç misli zorlaştıran etmenler. Fakat Ang Lee –artık- o kadar usta ki, asla aksamayan, hiçbir yönü göze batmayan bir film yapabilmiş.
 

Oya gibi işlemiş her karesini…
 

Bir sahnede Wong, Yee için: “Sadece içime girmekle kalmıyor, bir yılan gibi kalbime de sızıyor” diyor.
 

Bu film de seyircisine aynı şeyi yapıyor.

Ödülleri:
Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan Ödülü
En İyi Yabancı Film dalında Altın Küre adaylığı.
Ayrıca 15 ödül, 25 adaylık.

Meraklısına:
Yee’yi canlandıran Tony Leung, kalbimizde her daim özel bir yeri olan Wong Kar Wai filmlerinin, mesela “In The Mood For Love / Aşk Zamanı” ve “2046”nın da başrolündeydi. Bu filmde de müthiş.
 

Altın Aslan kazanması dolayısıyla Tayvan devleti Ang Lee ve film şirketine ayrı ayrı yaklaşık 300 bin dolar tutarında para ödülü vermiş. Lee ödülü genç yönetmenlerin film çalışmalarına bağışlamış.
 

Yee karakterinde hakim özelliğin “yaralı erkeklik” olduğunu düşünen Ang Lee, Tony Leung’dan üç oyuncunun performanslarını incelemesini istemiş: “Last Tango in Paris / Paris’te Son Tango”daki Marlon Brando, “In a Lonely Place”deki Humphrey Bogart ve “Equus”daki Richard Burton.

Açık Gazete, 4 Kasım 2011

Se, jie / Lust, Caution / Dikkat, Şehvet
Yönetmen: Ang Lee
Senaryo: James Schamus, Hui-Ling Wang (Eileen Chang+ın kısa öyküsünden)
Yapımcılar: William Kong, Ang Lee, David Lee, Doris Tse
Oyuncular: Tony Leung Chiu Wai (Bay Yee), Wei Tang (Wong Chia Chi / Mak Tai Tai), Joan Chen (Yee'nin karısı), Leehom Wang (Kuang Yu Min), Chung Hua Tou (Yaşlı Wu)
2007 Çin, Tayvan, ABD ortak yapımı, 157 dakika
Gösterim tarihi: 2 Kasım 2007
DVD firması: Kanal D