Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

28 Mayıs 2010 Cuma

Gandhi

IMDB puanı: 8.2 (167. sırada)
Allmovieguide: 5 tam yıldız
Rottentomatoes: %85
Manalı Filmler puanı: 10

Henüz görmediyseniz hemen bu filmi izlemenizi öneririm, kendinize yapabileceğiniz en büyük iyiliklerden biri olur bu…

Çünkü bu film, ilgili her kategorinin en başarılı eserlerinden biri.

Öncelikle çok iyi bir yaşam öyküsü filmi; gençliğinden başlayarak yaklaşık 40 yıl boyunca Gandi’nin hayatının en önemli olaylarını başarıyla canlandırıyor, ünlü liderin kişiliğini, dönüşümünü, düşüncelerini, ailesine ve ülkesine bağlılığını ustalıkla işliyor.

İkincisi bu, müthiş bir politik film; İngiltere’nin emperyalist yaklaşımını çok iyi deşifre ediyor, kendilerinden başkasının “tuz çıkarmasını” yasaklamış olmaları gibi inanılması zor olguların üzerinde yeterince duruyor, Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesini akıllıca işliyor. Filmin bu yönünden öğrenilebilecek çok şey var.

Üçüncüsü “Gandhi”, muhteşem bir spiritüel film. Mahatma’nın alçakgönüllülüğünü, insan sevgisini, birlik bilincini, şiddet karşıtlığını, en zor anlarda bile içsel gücünü yitirmemesini izlemek, insana ilham veriyor.

Gandi’nin çevresindekilerle ve ulusuyla ilişkisi de çok ilginç: Asıl adı Mohandas olduğu halde, biraz ünlenip sevilmeye başlanınca insanlar kendiliklerinden “bapu” (baba) demeye başlıyorlar ona, ardından ünlü Hint şairi Tagore’nin önerisiyle “mahatma”, yani “büyük ruh” oluyor ismi.

Gandi o kadar müthiş biri ki, önerdiği yürüyüşlerden birinde galeyana gelen taraftarları bir polis öldürdüklerinde hemen açlık grevine başlıyor, “Birileri ölecekse ben öleyim” babında. Ve halk onu o kadar çok seviyor ki, şiddet eylemleri, kavgalar duruyor, o ölmesin diye (Oysa tek bir olayda İngilizler tam 1516 Hintliyi katletmişlerdir)…

Gandi sadece, şairin dediği gibi “onurunu zulmün önünde dimdik tutan” biri değil, aynı zamanda inanılmaz sevgi dolu, hümanist, yumuşak ve zarif bir adam.

“Keşke tanışma şansına erişseydim” diyebileceğiniz türden biri…

Meraklısına:
Ülkemizde filmin tek ve çift DVD’li iki ayrı versiyonu satışta, Blueray’i de bulunuyor.

İleri okuma için:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mohandas_Karamçand_Gandi (Türkçe)
http://www.lucidcafe.com/library/95oct/mkgandhi.html (ingilizce)
(her iki sayfada da başka sitelere bağlantı veriliyor)
http://www.mkgandhi.org/main.htm (ingilizce)

Ödülleri:
En İyi Film, Yönetmen, Senaryo, Erkek Oyuncu, Sanat Yönetmeni, Görüntü Yönetmeni, Kurgu ve Kostüm Oskarı; En İyi Müzik, Ses ve Makyaj dallarında Oskar adaylığı
En İyi Yabancı Film, Yönetmen, Senaryo, Erkek Oyuncu ve Yılın Yeni Yıldızı (Kingsley) dallarında Altın Küre Ödülü
En İyi Senaryo, Görüntü Yönetmeni, Müzik, Kostüm, Yapım Tasarım, Kurgu, Ses, Makyaj, Yardımcı Erkek Oyuncu (Edward Fox ve Roshan Seth) ve Yardımcı Kadın Oyuncu (Margaret Bourke-White) dallarında BAFTA adaylığı
En İyi Yabancı Film dalında Japon Sinema Akademisi Ödülü
Ayrıca 20 ödül ve 2 adaylık

Seçme diyaloglar:
Gandi: “Umutsuzluğa kapıldığımda gerçeğin ve sevginin hep kazandığını anımsıyorum. Zalimler ve katiller yenilmez görünebilirler ama sonunda hep kaybederler.”

Gandi: “Göze göz ilkesi tüm dünyayı kör eder.”

Nahari: “Cehenneme gideceğim. Bir çocuğu öldürdüm. Kafasını duvara çarptım.”
Gandi: “Neden?”
Nahari: “Çünkü oğlumu öldürdüler. Müslümanlar oğlumu öldürdü!”
Gandi: “Cehennemden öte bir yol biliyorum. Bir çocuk bul, annesi babası öldürülmüş olsun ve onu kendi oğlun gibi büyüt. Müslüman olsun ve onu bir Müslüman olarak yetiştir.”

Muhabir Vince Walker: “Batı uygarlığının ahlaki üstünlüğü bugün burada yok oldu.”

Gandi (Yolunu kesip Müslümanlarla görüşmemesini söyleyen kalabalığa) “Ne yapmamı istiyorsunuz? Bay Jinnah’la görüşmeyeyim mi? Ben bir Müslümanım, Hintliyim, Hıristiyan ve Yahudiyim… Siz de öylesiniz. O bayrakları sallayıp bağırdıkça kardeşlerinizin yüreğine korku salıyorsunuz. Benim istediğim Hindistan bu değil. Allah aşkına bir son verin buna.”

Brigadier: “Herhalde Hindistan’dan kendi kendimize çekip gideceğimizi düşünmüyorsunuz?”
Gandi: “Gideceksiniz. Çünkü 100 bin İngiliz, 350 milyon Hintli’yi yönetemez, eğer Hintliler işbirliği yapmazlarsa.”

Vince Walker: “Hırslı birisiniz Bay Gandi.”
Gandi: “Umarım değilimdir.”

Edward R. Murrow (Gandi'nin cenazesinde): “Hep yaşadığı gibi öldü: Serveti, malı-mülkü, resmi bir unvanı veya ofisi olmaksızın… Mahatma Gandi büyük orduların komutanı, uçsuz bucaksız toprakların yöneticisi değildi. Böbürlenebileceği bilimsel başarıları veya sanatsal yeteneği yoktu. Buna rağmen tüm dünyadan hükümetler ve liderler, ülkesini özgürlüğe kavuşturan bu ufak tefek esmer adama saygılarını sunmak için ellerini birleştirdiler. Papa Pius, Canterbury Başpiskoposu, Başkan Truman, Chiang Kai-shek, Rus Dışişleri Bakanı, Fransa Cumhurbaşkanı… yas tutan milyonlar arasında. ABD Dışişleri Bakanı General George C. Marshall’ın dediği gibi: ‘Mahatma Gandi insanlığın vicdanının sesi oldu, tevazu ve gerçeği imparatorluklardan daha güçlü kıldı.’ Ve Albert Einstein ekliyor: ‘Gelecek kuşaklar böyle bir insanın dünyada var olduğuna inanmakta güçlük çekecekler.’”

Gandhi
Yapımcı ve yönetmen:
Richard Attenborough
Senaryo: John Briley
Oyuncular: Ben Kingsley (Mohandas K. Gandi), Candice Bergen (Margaret Bourke-White), Edward Fox (Gen. Reginald Dyer), John Gielgud (Lord Irwin), Martin Sheen (Vince Walker), Saeed Jaffrey (Sardar Valabhhai Patel), Geraldine James (Mirabehn), Alyque Padamsee (Mohammed Ali Jinnah), Roshan Seth (Pandit Jawaharlal Nehru)
1982 İngiltere, Hindistan ortak yapımı, 191 dakika
Gösterim tarihi: Temmuz 1991
DVD firması: Tiglon / Sony Pictures Home Entertainment.

4 yorum:

  1. Gandhi
    Bu yaziya ya da bir filme, sen uzerine bir soz soylemisken yorum yapmak cok hadsizce gelirdi bana. Ama yeni bi blogger olarak, heyecanim haddimi bastirdi. Ilham veren filmler basligini Ilham veren Seyler olarak genisletmeni istiyorum oncelikle, mumkunse.
    Ilham veren filmler in Amerikan sinemasi hatta Amerikan Ruyasi dolayisiyla, ornekleri pek cok. Ama Gandhi de baska bir sey var, insanda filmi birakip kosma istedigi doguran! Sasirtan, inanmakta gucluk cektiren bir sey var. Sessizligi. Yalinligi. Bilgeligi. Bu kadar ofkenin icinde, bizlerin bile icinde olan siddetin ondaki tezahurunun sukunet olusu. Bir hayat dersiydi bu. Bilgeligin bagirip cagiran bir sey olmadigini hepimiz biliriz ama kac hikayede filmde, uzerine tufeklerle gelinen bir adam sadece susar? Nasil haykirmaz? Nasil sessiz kalir? Ve daha da onemlisi nasil kazanir boyle buyuk bir sessizlikle?
    Oyunculugun bu kadar etkileyici oldugu cok az film sayabiliyoruz maalesef. Ne kadar dogru bir oyuncu secimi oldugunu da soylememe gerek yok sanirim. Oynamayan bir oyuncu gorduk ve oyunculuk dersi aldik filmle.
    Iyi ki yazdin, iyi ki izledim.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim Ceren. Gandi'den öğrenebileceklerimizi ne güzel ifade etmişsin.

    İyi ki koymuşum bloga:) İzlemeyen yoktur ki diye vazgeçecektim az kalsın.

    YanıtlaSil
  3. Tamer bey, Gandi'yi kaç kere seyrettik bilmiyorum, her seferinde aynı keyifle, aynı ilgiyle ve acaba daha önce nerede neleri kaçırmışım bu sefer yakalayayım diyerek... Acaba daha neler öğrenebilirim diyerek.
    En güzel replikleri de almışsınız... Bravo!
    Evlilik seremonilerini "oynadıkları" sahne ve Güney Afrika'ya ilk geliş sahnesi, daha pek çoğu gibi gözlerimi yaşartır hep.
    Ben Kingsley'in de bu rolde şaheser olduğunu düşündüm hep. Başka kimse Gandi olamazdi sanki.
    Di mi??
    ayşe

    YanıtlaSil
  4. Haklısınız Ayşe Hanım, bazen rol ve oyuncu arasında o kadar tuhaf bir uyum oluyor ki, "başkası oynayamazdı" dedirtiyor insana. Hatta o oyuncunun o rolü üstlenmesi, seyirciye yeni bir bilgi, hatta bilinç verebiliyor. Bu bağlamda bir başka şaşırtıcı örnek Christian Bale'in "Empire Of The Sun / Güneş İmparatorluğu"ndaki oyunculuğudur bence.
    Bunu yazarken de Uygar Şirin'in "Artificial Intelligence: AI / Yapay Zeka" filmi hakkındaki bir sohbette "Filmi yapmak için o çocuğu beklemişler sanki" dediğini anımsadım; Haley Joel Osment'i kastediyordu ve haklıydı:)

    YanıtlaSil