Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

5 Ocak 2012 Perşembe

Schindler’in Listesi

IMDB: 8.9 (7. sırada)
Meta Critic: % 93
Manalı Filmler: 10

Oskar Schindler'in anısına
(28 Nisan 1908 - 9 Ekim 1974)


Bu filmin afiş sloganı şöyle: “Bir insanın hayatını kurtaran, tüm cihanı kurtarmış olur”…

Talmud’da geçen bir cümleymiş bu.

Hangi kitaptan olduğu mühim değil, hayatın kutsallığına atıfta bulunan en değerli bilgilerden biri olması önemli.

Oskar Schindler bir aziz veya veli değil; başarıya ulaşmaya çalışan bir Alman. Ülkesinin işgal ettiği Polonya’da ticari potansiyel görüyor, oraya gidip Nazi yöneticilerle ahbaplık kuruyor, kap kacak üretmeye başlıyor.

Schindler işadamı; Nazi partisi üyesi ama Nazilerin yaptıklarıyla ilişkisi yok. O uygulamaların kendisine bir zararı da yok, tersine oluşan ortam örneğin ucuz iş gücü bulmasını sağlıyor. İlk başlarda keyfi yerinde.

Fakat, tanık olduğu zulüm ve vahşet yüzünden giderek değişiyor, bilinçleniyor, hayatını ve tüm servetini hem de birkaç kez riske atarak insanları kurtarmaya başlıyor (Yöneticilere rüşvet vererek insanları satın alıyor). Üstelik savaş bittiği, Almanya yenildiği an kendisinin savaş suçlusu olarak yargılanacağını bilerek… Sonuçta 1200 Yahudi, Schindler sayesinde hayatta kalıyor.

Bu film yapılana kadar geçen yaklaşık 50 yılda o 1200 kişinin bir bölümü vefat etmiş. Buna rağmen 1993’te Schindler’in kurtardığı kişiler ve onların soyundan gelenlerin sayısı 6 bine ulaşmış. O iş adamı o kişileri kurtarmasa bu 6 bin kişi de hayatta olmayacaktı.

DVD’deki eklerden birinde güzel bir örnek veriliyor: Savaş bittiğinde 16 yaşında olan bir genç, ABD’ye yerleşmiş, öğretmen olmuş, binlerce kişiyi eğitmiş. Schindler’in yaptıkları o binlerce öğrenciye de katkıda bulunmuş.

Dahası var: Filmin çekimleri sırasında tanıştığı soykırım kurbanlarının anlattıklarından etkilenen Steven Spielberg, bir vakıf kuruyor, bir organizasyon başlatıyor. 50’den fazla ülkede 2. Dünya Savaşı’nın gerçek kurbanları bulunuyor, onlarla röportaj yapılıyor. Sonunda oluşan 52 bin söyleşi okullarda gençlere izletiliyor. Örneğin Almanya’da her dönem 1 milyon civarında öğrenci bunları derste seyrediyormuş; ırkçılık ve nefretin insanlığa ne zararlar verebildiğini anlamaları için…

Schindler’in fedakarlık ve cesareti, bugünkü gençlere de bu biçimde yarar sağlıyor.

Velhasıl, bu film çok sıradan, hayli kötü yapılmış bir eser olsaydı bile, anlattığı hikaye yüzünden önemsenmesi gerekirdi, o derece manalı.

Kaldı ki 10 numara bir iş: Başta Neeson, Kingsley, Fiennes üçlüsü olmak üzere tüm oyunculuklar çok başarılı, film teknik açıdan kusursuz ve hayli yetenekli bir yönetmenin eseri olduğu için her planıyla göz kamaştıran bir eser…

Ayrıca çok yüksek bütçeli ve çok emek harcanmış bir film bu: Zulüm ve katliam sahneleri o kadar iyi yapılmış ki seyircinin ruhu alt üst oluyor.

Sözün özü: Mutlaka izlenmeli…

Belli aralıklarla, tekrar tekrar…

Ödülleri:
En İyi Film, Yönetmen, Uyarlama Senaryo, Görüntü Yönetmeni (Janusz Kaminski), Müzik (John Williams), Kurgu (Michael Kahn) ve Sanat Yönetmeni dallarında Oskar; Erkek Oyuncu (Neeson), Yardımcı Erkek Oyuncu (Fiennes), Kostüm, Makyaj, Ses dallarında Oskar adaylığı
Ayrıca 68 ödül ve 18 adaylık.

Açık Gazete, 7 Ekim 2011

Schindler's List / Schindler'in Listesi
Yönetmen: Steven Spielberg
Senaryo: Steven Zaillian (Thomas Keneally'nin kitabından)
Yapımcılar: Branko Lustig, Gerald R. Molen, Steven Spielberg
Oyuncular: Liam Neeson (Oskar Schindler), Ben Kingsley (Itzhak Stern), Ralph Fiennes (Amon Goeth), Caroline Goodall (Emilie Schindler), Jonathan Sagall (Poldek Pfefferberg), Embeth Davidtz (Helen Hirsch)
1993 ABD yapımı, 195 dakika.
DVD firması: As Sanat

1 yorum:

  1. Söylenecek söz bırakmayan ve yıllarca hafızalardan silinmeyecek bir başyapıt.

    Sanırım şöyle bir söz vardı, kim söylemiş bilmiyorum; Savaşta ilk ölen insanlıktır (veya benzeri bir söz). İzleyince bu sözün manasını çok daha iyi idrak ediyor insan.

    Sevgili Tamer kardeşim hepte beni derinden etkileyen filmleri bulmakta ve hatırlatmakda çok usta. Sitede hatırlatılan her film düşünen ve sorgulayan insanlar için kitaplıkta duran bir ansiklopedi değerinde.

    YanıtlaSil