Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

27 Ekim 2010 Çarşamba

Batman Başlıyor

IMDB: 8,3 (108. sırada)
Allmovie: 4 yıldız
Rotten Tomatoes: % 84
Manalı Filmler: 7,0

Amerikan süper kahramanlarından genelde hazzetmem, Batman kültürüne de hiç sempatim yoktur, hatta manasız bulurum. Anne-babası öldürüldüğü için kötülerle savaşmaya azmetmiş, koca bir holdingi yönetirken boş zamanlarında suçluları kovalayan bir karakter bana inandırıcı da gelmez, çekici de. Sadece insanüstü bir özelliği olmaması dikkate değerdir, parayla yaptırdığı özel cihazları kullanan sıradan bir adam olması onu diğer Amerikan süper kahramanlarına kıyasla biraz daha “katlanılabilir” kılar.

Tabii işin içine sinema girince durum değişiyor, ana karakter veya öykü size çekici gelmese bile usta bir yönetmenin çalışmasından büyülenebiliyorsunuz. Örneğin Tim Burton imzalı “Batman Returns / Batman Dönüyor”u beğenirim. Hatta genelde Batman külliyatındaki diğer karakterlere de soğuk yaklaşmama rağmen, o filmdeki Kedi Kadın ve özellikle Penguen yüreğimi titretmeyi başarır. Sonraki “Batman” filmlerini ise “iş gereği” izlemişimdir, teknik açıdan müthiştirler, çok iyi çekilmişlerdir, ama mana ve duygu bakımından yerlerde sürünürler (ki bu da normal ve hatta kaçınılmazdır, çünkü o filmler kültürlü yetişkinler için değil, çocukları büyülemek için yapılmıştı).

Batman ürünleriyle ilişkim bu nedenlerle yıllarca mesafeli kaldı. Derken mizahçı-senarist arkadaşım Kutsi Akıllı bana bir Batman albümü verdi: Frank Miller (“Sin City / Günah Şehri”, “The Spirit”) imzalı “Year One / Batman: İlk Yıl” idi o albüm ve Kutsi haklıydı, o farklıydı, maceradan ziyade psikolojiye ağırlık veren bir çalışmaydı, karakterin süper kahramana dönüşmesi sürecini anlatırken çocukluğunu ve gençliğini ayrıntılı işliyor, külliyat açısından önemli bir boşluğu dolduruyordu. Çok güçlü bir eserdi, çizgi roman olmasına rağmen tüm Batman filmlerinden daha “gerçek” görünüyordu.

“Batman Başlıyor” Miller’ın o yaklaşımını sinema perdesine taşıyor. Bu film “Batman: İlk Yıl” uyarlaması değil, ama bakış açısı aynı… Burton’ın çektiği Batman filmleri, görkemli, çekici, hoş masallardı. Gerçekle fantezi arasında ikincisine ağırlık veren bir denge kurulmuştu. Ama artık o yaklaşım eskimişti, satmıyordu. Aynen James Bond konusunda olduğu gibi stüdyoya “gerçekçi” bir Batman gerekiyordu ve bu zor işin altından kalkabilecek belki de tek kişi Christopher Nolan’dı.

Doğal olarak Nolan’ın önce gerçekle fantezi arasında kuracağı dengeyi iyi hesaplaması gerekiyordu, ilk cümlesini kurdu: “her şey gerçek olmalı” (Filmin sitesinde Goyer, Nolan öyle istediği için bu şiara uygun çalıştıklarını, Batman’in pelerininden arabasına varıncaya kadar her öğeyi elden geçirdiklerini anlatıyor). Ayrıca Nolan - Ra's Al Ghul’un ölümsüz olması gibi- fantastik öğeleri dışladı, gerçekle fantezi arasında ilkine ağırlık veren bir denge kurdu, sonuçta, olabilecek en gerçekçi Batman filmini yaptı.

İşin başında Nolan olunca, doğal olarak “yeni bir gerçekliğin kurulması” teması da önem kazanıyor. Filmin ilk 40 dakikasında Bruce Wayne’in “dönüşüm” öyküsünü izliyoruz, öfkeli, intikam arzusuyla dolu bir gençten toplumun yararına çalışmaya karar veren birine ve yavaş yavaş Batman’e dönüşüyor. Filmin asıl değerli ve ilginç bölümü de bu 40 dakika… Bu kısımda işlenen temalar çok önemli, ben de çok seviyorum (sadece bu filmde değil, her nerede karşıma çıkarsa), “bir insan olarak kalmayıp bir fikre, bir ideale dönüşmek” anlayışına da bayılıyorum; ama sonrasında kopuyorum: “Tüm bunlardan çıka çıka yarasa peleriniyle çatılarda zıplayan bir adam mı çıktı?” diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Tabii bu Nolan’ın sorunu ya da kabahati değil, Batman 1939’dan beri var. Nolan zaten yapılagelen Batman filmlerine yeni bir soluk, yeni bir enerji kazandırdığı için kutlanabilir veya eleştirilebilir.

Sadece sinema açısından değerlendirirsek Nolan’ın bu filmde yaptığı iş çok büyük, başarısı müthiş… Ama bir subayın Atatürk’e, bir avukatın Gandi’ye nasıl dönüştüğünü bilenler için, Bruce Wayne’in dönüşümü (ve tabii sonrasında yaptığı “kahramanlık”lar), kim çekerse çeksin, “geyik” kalıyor.

Ödülleri:
En İyi Görüntü Yönetmeni dalında Oskar adaylığı (Wally Pfister)
En İyi Dram filmi dalında Hugo adaylığı
Ayrıca 6 ödül ve 37 adaylık.

Batman Begins / Batman Başlıyor
Yönetmen: Christopher Nolan
Senaryo: Christopher Nolan, David S. Goyer (Karakterler: Bob Kane)
Yapımcılar: Larry J. Franco, Charles Roven, Emma Thomas
Oyuncular: Christian Bale (Bruce Wayne / Batman), Michael Caine (Alfred), Liam Neeson (Henri), Katie Holmes (Rachel), Gary Oldman (Jim), Cillian Murphy (Dr. Jonathan Crane), Tom Wilkinson (Carmine Falcone), Rutger Hauer (Earle), Ken Watanabe (Ra's Al Ghul), Morgan Freeman (Lucius Fox)
2005 ABD, İngiltere ortak yapımı, 140 dakika
Gösterim tarihi: 17 Haziran 2005
DVD firması: Tiglon / Warner Home Video

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder