Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

9 Temmuz 2010 Cuma

Cennetimden Bakarken


IMDB: 6,6
Allmovie: 2,5/5 yıldız
Metacritic: %42
Manalı Filmler: 5,5

“Lord Of The Rings / Yüzüklerin Efendisi” üçlemesinin yönetmeni Peter Jackson’dan büyük bir hayal kırıklığı…

Filmin en önemli sorunu henüz proje aşamasındayken iyi tasarlanamamış, sonuçta “ortada kalmış” olması. Seri katil tarafından öldürülen Susie’nin ahretteki yaşantısını filmde neden seyrettiğimizin bir açıklaması yok. Çünkü Susie sadece seyrediyor, katilinin yaptıklarını, ailesinin üzüntüsünü izliyor, hoşlandığı ama hiç birlikte olamadığı delikanlıyla sohbetlerini anımsıyor vs. Tüm o sahneler, henüz çocuk denebilecek bir yaştayken ve daha pek çok şeyi yaşayamamışken öldürülmüş olmasının acısını seyirciye hissettiriyor kuşkusuz ama başka bir işlevleri de olamıyor. Filmin ölüme, ölüm sonrasına dair felsefi bir yaklaşımı yok, bu konuda cümle kurmayınca da ahret hayatı tamamen havada kalıyor. Ayrıca Susie’nin diğer boyutlardaki hayatı ile dünyadaki hayat arasında bir etkileşim olmaması projenin bir başka handikapı.

Filmin iki cami arasında beynamaz olması da bu yüzden: Susie’nin ahret hayatı ile dünyadaki yaşam paralel veriliyor ama iki tarafta da kayda değer bir şey yok, örneğin katil yakalanacak mı, kurtulacak mı sorularıyla haşır neşir olup hop oturup hop kalkmıyoruz izlerken.

Bir diğer büyük handikap ise Mark Wahlberg’in oyunculuğu, daha doğrusu oynayamayışı… Sezar’ın hakkı Sezar’a, “Max Payne” gibi, projenin doğası gereği oyunculuğun alt perdede kaldığı, efektler ve bol ayrıntı çekimi sayesinde oyunculuktaki aksamaların daha kolay örtülebildiği modern aksiyon filmlerine yakışıyor Walhberg, ama film ne kadar boyut kazanırsa o da o kadar çuvallıyor. O yüzdendir ki, sonuçta başarılı olamasa da, sıradan popüler Holivud filmlerinden olmayan “The Happening / Mistik Olay” gibi filmlerde ona rol verilmesi çok tuhaf, hele “Cennetimden Bakarken”e asla uyum sağlayamıyor.

Film başta senaryosu olmak üzere belli açılardan o kadar ciddi biçimde aksıyor ki, başta “The Hobbit” olmak üzere ilerde seyredeceğimiz Peter Jackson filmleri hakkında da ciddi soru işaretleri doğuruyor. Başarılı yönleri ise Tucci’nin oyunu ve ahret yaşantısına ilişkin sahnelerdeki görsel efektler (Ki o alanda “What Dreams May Come / Aşkın Gücü” (Vincent Ward, 1998) hala açık ara önde, buradaki efektler daha başarılı değiller ama farklılar ve bu hoş)…

Ödülleri:
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oskar ve Altın Küre adaylığı.
Ayrıca 6 ödül ve 20 adaylık.

Lovely Bones / Cennetimden Bakarken
Yönetmen: Peter Jackson
Senaryo: Fran Walsh, Philippa Boyens, Peter Jackson (Alice Sebold’un romanından)
Yapımcılar: Carolynne Cunningham, Peter Jackson, Aimée Peyronnet, Fran Walsh
Oyuncular: Mark Wahlberg (Jack Salmon), Rachel Weisz (Abigail Salmon), Susan Sarandon (Lynn), Stanley Tucci (George Harvey), Michael Imperioli (Len Fenerman), Saoirse Ronan (Susie Salmon), Rose McIver (Lindsey Salmon), Reece Ritchie (Ray Singh)
2009 Yeni Zelanda, ABD, İngiltere ortak yapımı, 136 dakika
Gösterim tarihi: 26 Şubat 2010
DVD Firması: Tiglon / Paramount Pictures.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder