Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

6 Mayıs 2011 Cuma

Mutluluğun Peşinde

IMDB: 7,3
Meta Critic: % 76
Rotten Tomatoes: % 87
Manalı Filmler: 8,5

Bu filmin ana karakterleri “mutluluğun peşinde” değiller, çok büyük bir mutsuzluğu atlatmaya çalışıyorlar. 4 yaşındaki oğulları Danny 8 ay önce ölmüş, hayatları alt üst olmuş, onsuz yaşamaya alışmaya uğraşırken bir yandan da “bu neden bizim başımıza geldi?” türünden sorulara yanıt arıyorlar.

Filmin özgün ismi daha anlamlı: “Tavşan deliği” anlamına geliyor, “Alice Harikalar Diyarında” göndermesi çok açık. Aslında buna gönderme demek yanlış, Lindsay-Abaire, eserinin ana temalarını irdelerken ünlü kitabı kullanıyor, ondan yardım alıyor.

Kitapta Alice, beyaz tavşanı ilk gördüğünde nehir kenarında bir bankta oturmaktadır, Becca da Jason’ın yazdığı “Rabbit Hole” çizgi romanını onunla bir bankta otururken görüyor, paralel evrenler hakkında sohbet ediyorlar. Becca başka bir alemde mutlu bir hayat sürüyor olması olasılığından hoşlanıyor.

Böylelikle “Rabbit Hole” benzer süreçleri inceleyen eserlerden farklı bir pozisyon edinmiş oluyor. Amacının sadece mutsuzluğu aşmaya çalışma sürecini anlatmak olmadığı çok belli, hayatın anlamına ilişkin bir sorgulama var burada, adeta seyirciye şöyle sesleniyor: hayat sandığımızdan çok daha geniş olabilir, o nedenle yaşadığın tek şey bu mutsuzlukmuş gibi davranmayabilirsin...

Mecazi anlamıyla alındığında Becca başka açılardan da Alice’i andırıyor, örneğin kendi gözyaşlarında yüzmesi veya fiziksel olarak küçülüp büyümesi gibi (ilgili İngilizce deyimleri düşünürsek)… Fakat bunlardan daha önemli bir buluşu var Lindsay-Abaire’in: Alice ile Becca arasındaki paralellikleri bilinçli koymuş olmasına rağmen ana karakterini “harikalar diyarı”na yollamıyor. Hatta kaçmakla ilgili her olasılığı dışlıyor. Ana karakterlerinin uyuşturucuya sarılmalarından, yeni bir bebek yapmalarından veya teselliyi başka kadınların kollarında aramalarından da yana değil, bu mutsuzluğun tek bir çözümü olduğunu söylüyor: Zaman (Becca’nın annesi Nat’le yaptığı konuma çok anlamlı).

Tabii ki gayet iyi çekilmiş ve oynanmış, son derece başarılı bir film bu, ama asıl puanları senaryosu sayesinde alıyor: Yalın, ama hayli gerçekçi, insanlık hallerini başarıyla sergileyen ama sergilemekle de yetinmeyen bir metin yazmış Lindsay-Abaire.

O kadar cesur ve bilge bir yazar ki, hayat denen “harikalar diyarı”nın en umutsuz hallerini büyüteç altına almaya cüret edebilmiş ve –filmlerde- nadir rastlanan önerileri var.

Ödülleri:
En İyi Kadın Oyuncu dalında Oskar adayı
Ayrıca 16 adaylık

Meraklısına:
David Lindsay-Abaire’in oyunu Tony ödülüne aday gösterilmiş ve Pulitzer kazanmıştı.

Seçme replikler:
Becca (annesine, acıyı kastederek): Hiç geçmiyor mu?
Nat: Hayır… Bende geçmedi en azından. 11 yıldır devam ediyor. Geçmiyor ama… değişiyor…
Becca: Nasıl?
Nat: Bilmiyorum… Ağırlığı değişiyor sanırım. Bir noktada dayanılır olmaya başlıyor... Başka bir şeye dönüşüyor. İçinde tutabiliyorsun. Cebinde bir tuğla taşır gibi taşıyabiliyorsun... Hatta bir süreliğine unutabiliyorsun bile. Sonra tekrar çıkıyor ortaya. Korkunç oluyor. Ama her zaman değil. Öyle bir şey ki... sanki oğlunun yerinde artık o acı var. Bundan hoşlanmıyorsun ama devam ediyorsun. Asla geçmiyor… ki...
Becca: Devam et?
Nat: Ki aslında geçmemesi daha iyi…

Benzer filmler:
"Amish Grace" (Gregg Champion, 2010)
"La Stanza Del Figlio / Oğul Odası" (Nanni Moretti, 2001)
"Ordinary People / Sıradan İnsanlar" (Robert Redford, 1980)
"What Dreams My Come / Aşk İçin" (Vincent Ward, 1998)

Rabbit Hole / Mutluluğun Peşinde
Yönetmen: John Cameron Mitchell
Senaryo: David Lindsay-Abaire (Kendi oyunundan)
Yapımcılar: Nicole Kidman, Gigi Pritzker, Per Saari, Leslie Urdang, Dean Vanech
Oyuncular: Nicole Kidman (Becca), Aaron Eckhart (Howie), Dianne Wiest (Nat), Miles Teller (Jason), Tammy Blanchard (Izzy), Sandra Oh (Gaby)
Gösterim tarihi: 22 Nisan 2011
2010 ABD yapımı, 91 dakika.

2 yorum:

  1. Gerilim, korku türü filmleri severim. En hoşuma giden de budur. Ortada ne bir canavarın ne de bir hayaletin olduğu "bilinmeyen"in esiri olan insanların korkusu... Hepimizin korkusu. Korkmayı bıraktıklarında herşeyin değişeceğini bilseler dünya farklı bir gezegen olurdu. Onlar uyanana kadar korkutmaya devam :)))

    YanıtlaSil
  2. Söylenecek söz bırakmamışsın bana:)

    YanıtlaSil