Yaşamın işleyiş biçimine duyulan sevgi ve hayranlık ise filmin
daha gizli temaları. Hiçbir orduyu “düşman”, hiç kimseyi “kötü” göstermeyen bir
savaş filmi bu. Dahası var: Spielberg artık -ruhsal olgunluk bakımından- o
kadar ileri bir noktada ki, savaşı da yargılamıyor…
IMDB: 7,2
Rotten Tomatoes: % 77
Manalı Filmler: 10
Yeni filmiyle Spielberg, hiç düşmeyen performansına alışkın ve
hem yeteneğine, hem bilgeliğine hayran olanları bile şaşırttı.
“Schindler’s List / Schindler’in Listesi” gibi başyapıtlarını
bile –her açıdan- geçen bir film çekebileceği kimin aklına gelirdi?
Hele bu içerik, böyle bir bakış açısı…
Genelde beğenilmesine karşın “Savaş Atı” henüz hak ettiği yere
konamıyor; “Citizen Kane / Yurttaş Kane” gibi, değeri ve önemi zamanla daha iyi
anlaşılacak.
Orson Welles “Kane”de insanın ne kadar muazzam ve karmaşık bir
yapı olduğuna dikkat çekmişti.
Spielberg ise hayata saygı duruşunda bulunuyor: Asıl muhteşem
olan o…
“Eğlencelik” filmler de çekiyor oluşu kafaları karıştırsa da, müthiş
bir hümanisttir Spielberg, “The Color Purple / Mor Yıllar”dan “The Terminal”a,
10’dan fazla filmde, siyasi ve ulusal farklılıkların ötesine ulaşarak “insan”
hikayeleri anlattı. Kendi Yahudi kimliğinin de üzerine çıkmayı başardığı 2. DS
filmi de var: “Saving Private Ryan / Er Ryan’ı Kurtarmak”… Bununla da kalmayıp
“Munich / Münih”te İsrail devletini açıkça eleştirdi.
Muhalifleri görmek istemeseler de sevgi adamıdır, inançlıdır,
spiritüel temalarla da yakından ilgilidir (Örneğin “Minority Report / Azınlık
Raporu” kader-özgür irade meselesini irdeler) ve mesela “Close Encounters of
the Third Kind / Üçüncü Türden Yakınlaşmalar”da kanıtladığı gibi açık fikirli
ve cesurdur.
Ayrıca epik serüven filmlerine düşkündür ve sinema sanatına
sadakatinden asla taviz vermemiştir. Artık sayıları iyice azalan büyük,
seyirciyi “büyüleyen” filmlerin adamıdır o.
Tüm bunlara gücünü, ününü ve olağanüstü yeteneğini ekleyince,
“War Horse” gibi “zor” bir proje için ideal yönetmen olduğu ortada.
Bu film de Spielberg için ideal: İstediği, bir süredir özlediği
her şey var içinde. Arzu ettiği biçimde şekillendirmeye çok uygun ve öykünün
temeli: Sevgi...
Tüm bu nedenlerle o da çok sevmiş projeyi, büyük bir aşkla
çalıştığı filmin her karesinden belli. Tek kelimeyle mükemmel bir iş çıkarmış,
oyunculuklar, görsel yapı… her şey muhteşem…
Sadece Spielberg değil, romanı sinemaya uyarlamak üzere ilk
harekete geçen kişi olan Revel Guest’ten ilk senaryoyu yazan Lee Hall’a kadar
pek çok insan bu hikayeyi çok sevmiş, sevgilisine perdede kavuşmayı düşlemiş.
O yüzden aslında bu filmi okumak zor değil: Tabii ki sevgiyi
anlatıyor. Ama sadece Albert ile atı Joey arasındaki duygu alışverişini değil,
Fransız’ın torununa, Alman’ın kardeşine duyduğu sevgiyi de. Hatta –insanların
geçinemeyeceklerini sandığı- iki at arasında oluşan dostluğu da.
Yaşamın işleyiş biçimine duyulan sevgi ve hayranlık ise filmin
daha gizli temaları. Hiçbir orduyu “düşman”, hiç kimseyi “kötü” göstermeyen bir
savaş filmi bu. Dahası var: Spielberg artık -ruhsal olgunluk bakımından- o
kadar ileri bir noktada ki, savaşı da yargılamıyor (Stanley Kubrick’in ünlü bir
sözü vardır: “Full Metal Jacket”ta savaşı “Tanrı’nın gördüğü şekliyle” anlatmak
istediğini söyler, iyi veya kötü olarak değil, olduğu gibi). İstese örneğin iki
Alman gencin kurşuna dizildiği planı –genelde yapıldığı gibi- onların tam
karşısından çekip silahlar patlamadan evvel baş planına keserek izleyicisini
duygulandırmaya çalışabilirdi. Atın ikinci “sahibi” Yüzbaşı Nichols’un öldüğü
an da yok filmde. Ama örneğin tel örgülere takılan atı kurtarmak için
“düşman”la işbirliği yapan askerler var.
Çünkü bu filmin odağında ölüm değil hayat duruyor.
Kötülüğe prim vermeyi reddeden bir film yapmış Spielberg,
seyircisini de o bilgeliğe davet ediyor. Posta güvercinleriyle ilgili hikaye,
hem filmin şifresi, hem de nasıl yaşamak gerektiğine ilişkin bir kıssa: Asıl
cesaret (ve olgunluk) savaşın üzerinden uçabilmekte…
Aşağıda yaşanan trajediye katılmayı, taraf olmayı reddederek…
Ödülleri:
En İyi Film, Müzik (John Williams), Kurgu (Michael Kahn), Sanat
Yönetmeni, Ses ve Ses Kurgusu dallarında Oskar adaylığı
Amerikan Film Enstitüsü Yılın Filmi Ödülü
Ayrıca 4 ödül ve 29 adaylık.
War Horse / Savaş Atı
Yönetmen: Steven Spielberg
Senaryo: Lee Hall, Richard Curtis (Michael
Morpurgo'nun romanından)
Yapımcılar: Kathleen Kennedy, Steven
Spielberg
Yürütücü yapımcılar: Revel Guest, Frank Marshall
Oyuncular: Jeremy Irvine (Albert Narracott),
Peter Mullan (Ted Narracott), Emily Watson (Rose Narracott), Celine Buckens (Emilie),
Niels Arestrup (Emilie’nin dedesi), David Thewlis (Lyons), David Kross
(Gunther), Tom Hiddleston (Yüzbaşı Nicholls)
2011 ABD yapımı, 146 dakika
Gösterim tarihi: 3 Şubat 2012
DVD firması: Tiglon / Walt Disney Studios Home Entertainment
Açık Gazete, 13 Şubat 2012
Seçme replikler:
Belki de cesur olmanın farklı yolları vardır. Fransız posta
güvercinlerinin en iyisi olduğunu, biliyor muydun? Mesajlarımızın yerine
ulaşması savaşın gidişatını değiştirebilir. Bunlar cephede bırakılıyor ve
evlerine gidiyorlar. Tek bildikleri bu. Evlerine varmak için savaş alanının
üstünden geçmeliler. Acı ve dehşet dolu bir alanın üstünden geçerken aşağı
bakamazsın. İleriye bakmalısın, yoksa asla evine ulaşamazsın. Sorarım sana,
bundan daha cesurca ne olabilir?